Ekleme Tarihi 15.06.2017
Kurumumuz ve OSTİM’in ortaklaşa yürütmüş olduğu çalışmalar neticesinde kurulan HTK’nin elektronik haberleşme sektöründeki dışa bağımlılığın ortadan kaldırılmasında önemli bir rol üstleneceğine olan inancım tamdır.
Dr. Ömer Fatih SAYAN - Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı
Geçtiğimiz Mayıs ayı hem bizim hem de dünya tarihi açısından önemli bir yere sahip. Fatih Sultan Mehmet ve ordusu, 29 Mayıs 1453 tarihinde aşılmaz denilen surları aşarak Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u fethetti. Yeni bir çağ açan bu olayda Fatih Sultan Mehmet Han’ın sahip olduğu ufuk çizgisi, bilime ve teknolojiye vermiş olduğu önem, büyük rol oynamıştır. Hem buna dikkat çekmek hem de ülkemiz için canını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle anmak istiyorum.
Bugün milli ve manevi değerleriyle tarihindeki yol açıcı tecrübelerden beslenen devletimiz, yeniden, her alanda, "ben de varım" demenin mücadelesini vermektedir. Biz de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak, yönetmekte olduğumuz sektörün milli ve yerli kaynaklarla idare edilebilecek duruma gelmesi için yoğun çaba sarf etmekteyiz.
İletişim teknolojileri hayatımızın her alanına temas ediyor
Ülke olarak yeniden ayağa kalkmamız ve iz bırakabilmemiz için bilişim altyapımızı tamamen yerli ve milli teknolojilerle geliştirmemiz ve bunu sürdürülebilir kılmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Zira haberleşme teknolojileri, hayatımızın her alanına temas etmektedir. Devletimizin güvenlik, adalet, eğitim, sağlık, turizm ve ihracat alanlarında elde ettiği kazanımların kalıcı olması ve 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için elektronik haberleşme sektöründe niteliği artıracak yerli üretim ekosisteminin oluşması ve sürdürülebilir olması gerekmektedir.
10. Kalkınma Planı’nda bilgi ve iletişim teknolojilerinin üretiminde yerli katma değeri artırmak, temel hedefler arasında sayılmaktadır. Ayrıca, iletişim teknolojileri ürün ve hizmet alımı süreçlerinin KOBİ’lerin gelişimini sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerektiği söz konusu planda ifade edilmektedir. Yine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızca yayınlanan 2014-2018 yıllarına ilişkin Stratejik Plan’da Ar-Ge ve yenilikçilik esaslı üretim kültürünü oluşturarak ileri haberleşme teknolojilerinin milli kaynaklarla üretimini teşvik etmek ve yaygınlaştırmak ana stratejik hedeflerden birisi sayılmaktadır. Benzer şekilde, kurumumuzun 2016-2018 Stratejik Planı’nda yer alan ‘5 Temel Stratejik Amaç’ arasındaki ‘Yenilikçilik, Ar-Ge ve yerli üretimin desteklenmesi amacıyla yenilikçiliğin özendirilmesi’ ile sektörde Ar-Ge ve yerli üretimin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Görüldüğü üzere, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yerli ve milli üretim geliştirilmesi vizyonu kamu kurum ve kuruluşlarımız tarafından özümsenmiş durumdadır.
İletişimde Hedef: Üretici bir aktör olmak
Kurumumuzca 2015 yılında yürütülen 4.5G ihale hazırlık sürecinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, elektronik haberleşme sektörünün geleceği için bir ufuk çizmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın çizmiş olduğu bu ufkun odağında donanım ve yazılım gibi yüksek katma değerli ürünlerin milli imkanlar ile karşılanması yer almaktadır. Kendi Ar-Ge’sini yapan bir haberleşme sektörü hedefleyen bu vizyon çerçevesinde, 2015 yılında gerçekleştirilen 4.5G yetkilendirme ihalesi ile ilk kez yerlilik konusunda yükümlülükler getirilmiştir. Mobil operatörlere, şebeke ve haberleşme hizmetleri yatırımlarının belirli bir kısmını KOBİ’lerimizin Türkiye’de üretmiş olduğu ürünlerden, belirli bir kısmını ise Yerli Malı Belgesi’ne sahip ürünlerden karşılama yükümlülüğü getirilmiştir. Kurum olarak getirdiğimiz bu yeni yükümlülükler ile hem ülkemizin milli kaynaklarının yurt dışına çıkmasının önüne geçilmesini hem de kendi imkanlarımızla elektronik haberleşme alanında ülkemizin dünyada üretici pozisyonunda önemli bir aktör olmasını hedefliyoruz.
5GTR, hedefine yürüyor
4.5G ile getirilen yükümlülükler aslında bu işin başlangıç adımını oluşturmaktadır. Asıl hedefimizde, 5G ve ötesi teknolojiler bulunmaktadır. Hem 5G teknolojisine ilk geçen ülkelerden birisi olmak hem de 5G şebeke ekipmanlarının önemli bir kısmını yerli kaynaklar ile üretmek hedeflerimiz arasındadır. Bu çalışmalar çerçevesinde, Nisan 2016’da 5GTR Forumu kurulmuş ve yüksek teknoloji alanında söz sahibi Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerle iş birliği anlaşmaları yapılmıştır. Ülkemizin haberleşme teknolojileri alanında söz sahibi olabilmesi için çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir.
Yerli baz istasyonu önemli bir eşik
Ülkemizin mobil haberleşme şebekesi ekipmanlarında dışa bağımlılığı ve dolayısıyla cari açığının azaltılması noktasında büyük önemi haiz ULAK projesi ile ilk defa tamamen yerli ve milli 4.5G baz istasyonunun tasarımı ve üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu proje başladığında, çoğu kimse başarılı olacağımıza inanmıyordu. Bugün gelinen noktada ise elimizde en az rakipleri kadar kabiliyetli bir ürün bulunmaktadır. ULAK, mobil operatörlerin halihazırda işletmekte olduğu 4.5G ticari şebekelerinde kullanılabilecek seviyeye gelmiş durumdadır. Geçtiğimiz aylarda Barcelona’da düzenlenen GSMA Dünya Mobil Kongresi’nde işletmecilerimiz ile ana yüklenici firmamız arasında satın alma anlaşmaları imzalanmıştır. Şahsi kanaatimce yerli baz istasyonu geliştirilmesi, ülkemiz açısından önemli bir eşiktir. Dünyada, bu seviyede radyo erişim şebekesi ekipmanı üretebilen firma sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Bu anlamda sağlanan ilerleme, bize millet olarak isteyince her şeyi başarabileceğimizi gösteren güzel örneklerden birisidir.
KOBİ’lerle hedef: Organizasyon ve işbirliği
Benzer şekilde KOBİ’lerimiz tarafından da elektronik haberleşme sektöründe önemli ürünlerin geliştirildiğini biliyoruz. Bireysel olarak KOBİ’lerimizin kendi alanlarında en az dünyadaki rakiplerinin ürünleri kadar kaliteli ürünler ortaya koyduklarını gözlemliyoruz. Ancak hangi KOBİ’nin neyi üretebildiği veya üretme kapasitesinin olduğunun belli bir plan ve program dahilinde ortaya konması önemlidir.
Bu hedef doğrultusunda kurumumuzun da desteği ile OSTİM öncülüğünde elektronik haberleşme sektörüne yönelik Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) kurulmuştur. Bu kümelenme, birlikten kuvvet doğar prensibiyle, üretici firmalarımızın bir araya getirilmesi amacıyla oluşturulmuştur. Kümelenme kavramını; firmaların, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının kaynaklarını, bilgilerini ve tecrübelerini belirli bir sektörde üretimde, yenilikçilikte "ben de varım" diyebilmek için oluşturdukları güç birliği olarak görüyorum. İnanıyorum ki üreticilerimiz, bilim insanlarımız el ele verdiğinde, güç birliği yaptığında kısa süre içerisinde teknoloji devleri ile yarışabilecek konuma gelecektir.
OSTİM’in, firmalar arasında köprüler kurma ve iş birliğini artırma konusunda deneyimi aşikardır. OSTİM’in bu konudaki başarı hikayelerine örnek olarak, Anadolu’nun saklı yeteneklerini bir araya getirerek oluşturulan Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi verilebilir. Ülkemizin farklı coğrafyalarında yer alan farklı kabiliyetteki firmaların ortak bir hedefte uyumlu bir şekilde iş birliğine gittiğini görmekteyiz. Bu kümelenme ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından desteklenen Milli Metro Aracı Tasarımı ve Üretimi Projesi’nde önemli bir görev icra edilmektedir. Söz konusu projenin, metro aracı konusundaki dışa bağımlılığımızı tamamen ortadan kaldıracağına tüm kalbimle inanıyorum.
Heyecan ve sinerji daima diri kalacak
Kurumumuz ve OSTİM’in ortaklaşa yürütmüş olduğu çalışmalar neticesinde kurulan HTK’nin elektronik haberleşme sektöründeki dışa bağımlılığın ortadan kaldırılmasında önemli bir rol üstleneceğine olan inancım tamdır. Sektörümüzün donanım ve yazılım gibi yüksek katma değerli ihtiyaçlarının milli imkanlarla karşılanması çalışmaları kapsamında katıldığım birçok toplantıda sektör paydaşlarının gözlerinde bu heyecanı yakından müşahede ettim. Bu bakımdan söylemeliyim ki yakalamış olduğumuz bu heyecan ve sinerjinin daima diri tutulması gerektiğini düşünüyorum.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak ülkemizin hedeflerine ulaşabilmesi adına elini taşın altına koyan HTK gibi organizasyonların her zaman yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Kurum olarak yerli üretimin önünde görünen engellerin ve yaşanan darboğazların çözümünde bizzat ben ve arkadaşlarım, üretici firmaların ve iş birliği kuruluşlarının yanında olacağız. Bu konudan kimsenin şüphesi olmasın.